Mahluk 'istenmeyen olma’ durumunu kişiler ve mekanların yanı sıra; anılar, hikayeler ve hayaller üzerinden anlatmayı amaçlıyor. Yıkılışının söz konusu olmasıyla elli yılı aşkın zamandır içerisinde biriktirdiği hikayeler, yaşantılar ve sanat eserlerinin de yok olmasına göz yumulacak olan Anafartalar Çarşısı'ndan yola çıkan bu çalışmada; Attila Galatalı, Füreya Koral, Cevdet Altuğ ve Nuri İyem'in eserleri hikayelerin geçtiği mekanları tanımlıyor. Her gün çarşının önünden yürüyüp giden, belki günlük rutinini kırıp yönünü değiştirip çarşının içine giren, aslında her gün etrafımızda gördüğümüz kişileri ve onların hikayelerini kısacası insan ve insan yaşamını; danslı, soyut bir anlatımla ekrana yansıtıyor Mahluk.

​

Bu insanlar bazen nostaljik, bazen neşeli, bazen de düşüp kalkarak, heyecanlanıp üzülerek hayatlarını sürdürüyor ve anılarını biriktiriyor. Kendini güvende hissetmek için kendi yuvalarını inşa eden insanlar, kimi zaman etraflarında onları sorgulayan gözlerin içine içine bakmak, kimi zamansa onlardan kaçmak zorunda kalıyorlar. Bazen eskide kalmış tozlu defterleri karıştırıp kendilerini bulmaya çalışıyor; geçmişi, geçmişteki kayıplarını hatırlayıp yok olan hayallerini anımsıyorlar. Hep bir örnek olması, çoğu zaman kişilerin ve karakterlerinin duygusuz, donuk insanlara dönüşmesi için kurgulanan hayat düzeninden, kanatlanıp uzaklaşmayı ve hafiflemeyi düşlüyorlar. Belki de asıl istenmeyen bu insanlar, sadece anılar veya mekanlar değil. Onları istenmeyen olmaya iten, istenmeyen dünya düzeni de olabilir, kim bilir...

​

Film, anlatılacak hikayeler için belirlenen seramik eserlerin ve duvar resimlerinin önünde ana göstergeler ve betimlemeler belirlendikten sonra doğaçlama danslarla hazırlanmıştır. Seyrettiğiniz görüntüler hem dansçı hem de kameramanların anlık performansının kurgulanmış halinden oluşur.